Kürk Mantolu Madonna





Kürk Mantolu Madonna  

Son zamanlarda her yerde ismini duyduğumuz kitaplardan olan Sabahattin Ali’nin bu eseri heyecanla okuduğum kitaplardan biri 😊Merak edip almak istediğim bu romanı arkadaşım okuyordu ve ben sana okuduktan sonra veririm demişti. Ama ben onun okuyup bitirmesini bekleyemeden siparişini verip hemen aldım. İyi ki de almışım heyecanla ne olacak diye okurken bir anda kitap bitti. Okumamın üzerinden baya zaman geçtiği için özeti yazmam biraz zor oldu diyebilirim. 😄

Raif Efendi kendi halinde evli, iki kızı, baldızı ve kocası ve  iki kayınbiraderi ile maddi imkansızlık nedeniyle aynı evde kıt kanaat yaşayan memur olarak çalışan biriydi. Yaşıyordu ama buna yaşamak denirse mutsuzdu evde ona saygı duyan yoktu kendisi de bunun için bir çaba göstermiyordu. Hastaydı ve hastalığı her geçen gün artmaktaydı. Sakladığı bir hikayesi vardı ama kimse bunu merak etmiyordu. Bütün sırlar odasında kendisi ile birlikte çalışmaya başlayan arkadaşı ile ortaya çıkmıştı. Genç delikanlı Raif efendinin bir şeyler sakladığını düşünüyordu. Hiç konuşmuyordu sürekli çekmecesine bir şey koyup çekmeceyi kilitliyordu. Raif Efendi artık çok sık hastalanmaya başlamıştı çalışma arkadaşı onu ve yaşamını merak ettiğinden onu sürekli ziyarete gidiyordu. Raif Efendi’nin durumu ciddi olmaya başlamıştı evine ziyarete gelen arkadaşından çekmecesinde ki defteri getirmesini istemişti. Bunu isteme sebebi onu yakıp defterden, anılarından, yaşadıklarından kurtulmaktı. Ancak arkadaşı bu sırrı onunla paylaşması için çok ısrar edince defteri ona okuması için teslim etti.
Defteri okumak için çok heyecanlıydı. Evine gitti ve Raif Efendinin günlüğünü okumaya başladı.
Raif Efendi Havran da ailesi ile birlikte yaşıyordu. Babası onun okumasını istiyordu. Bunun için onu İstanbul’ a eğitim görmesi için göndermişti. Ancak Raif Efendinin pek okuma niyeti yoktu. Bir süre devamsızlık yaptıktan sonra babasından Havran’a geri dönmek için para istemişti. Babası da onun Almanya da sabunculuk işini öğrenmesi için oraya gitmesinin daha uygun olacağını düşünüp  bir miktar para göndermişti. İki sene içinde öğrenip dönerse babasının sabunhanesini büyütüp ticaret hayatına birlikte devam edeceklerdi. Raif Efendi Almanya da hem dil öğreniyor hem de orada gün geçirmeye devam ediyordu. Gitmiş olma nedenini unutmuş gibiydi. Almanya ya geleli neredeyse bir sene kadar olmuştu. Gazete okurken karşısına çıkan haberde bir resim sergisi açıldığı yazıyordu. Sanat her zaman ilgisini çekmişti gitmesinin güzel olacağını düşündü. O resmin hayatına nasıl bir etki bırakacağını nereden bilebilirdi ki... Sergiye girdi ve gezerken bir portrenin önünde durdu. Kürk Mantolu Madonna’ nın resmini görmüştü öylece kalmıştı bakıyordu oradan hiç ayrılmak istemiyordu. Öyle güzeldi ki.. Ama artık gitmesi gerekiyordu. Dışarı çıkmıştı eve gitmişti ama tablo hiç aklından çıkmıyordu. Daha sonra her gün oraya gidip koridordaki resimlere bakıyormuş gibi yapıp yine aynı resmi seyre dalıp saatlerce orada kalıyordu. Bir gün resme bakarken yanına genç bir bayan yaklaştı ve onun neden bu resme her gün gelip baktığını sordu. Raif Efendi kendisini değişik bir muhabbetin içinde bulmuştu. Kadının yanına gelmesi sorular sorması hiç hoşuna gitmemişti. Raif Efendi bu olaydan sonra bir daha oraya gitmeye cesaret edememişti. Sonra bir gün dışarıda gezerken onu görmüştü işte bu tablodaki kişiydi ve işte her şey böyle başlamıştı…

Kitapları okurken hep mutlu sonla bitmesini isteriz. Mutlu son var mıdır ? Ya da biz olduğunu mu düşünürüz. Aslında biten her şey de mutsuzluk vardır. Sonlar hiç bir zaman hoşuma gitmedi. Kitabın son sayfasına geldiğimde hissettiğim gibi...  Bu hikaye de bitmişti. Şimdi başka hikayelere ortak olma zamanı gelmişti. 

Keyifli okumalar 😊




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendime Yeni Bir Ben Lazım

Kanatsız Melekler

İNTİBAH